Ülkemizdeki 85 milyon insanımızın her ferdi devletimizin birinci sınıf vatandaşıdır. Her insanımızın inanç ve ibadetten eğitim ve çalışma hakkına kadar tüm temel hak ve özgürlüklerden yararlanabileceği bir Türkiye inşa etmek için gece gündüz çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz.
Recep Tayyip Erdoğan
Bugün Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı hâline getirecek yeni bir atılımın hazırlığı içindeyiz. Ülkemizi Türkiye Yüzyılı’na hazırlarken milletimizin tüm kesimleriyle birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirecek adımlara özel önem veriyoruz.
Milletimizin asırlardır varlığını ve birliğini korumasını sağlayan bu muhabbet ışığı bugün de önümüzü aydınlatmaktadır. Sinsi niyetlerle millî birliğimizi bozmak için çalışan pek çok kesim olmuştur ama hamdolsun bu aşk ateşini söndürmeye kimsenin gücü yetmemiştir.
Tevhidi bir, kitabı bir, kıblesi bir, Peygamber’i bir, ezanı bir insanlar için bundan başka bir muhabbet, bundan başka bir aşk yolu yoktur. İşte bunun için “hepimizin Peygamber’i, hepimizin Ali’si, hepimizin ehlibeyti, hepimizin Hüseyin’i, hepimizin Kerbela’sı” diyoruz.
“Muhabbetten Muhammed hasıl oldu, Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl” kelamıkibarı bize bu hakikati ifade etmektedir. Bugün karşı karşıya kaldığımız imtihanlarımızı da ancak aşkla, muhabbetle, birlikle, beraberlikle, kardeşlikle göğüsleyebiliriz.
Hak dostlarının irfanlarıyla kurulan bu büyük medeniyete sahip çıkmak, gelişmesi için gayret göstermek her birimizin vazifesidir. Sevgili Peygamber’imizin “birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” düsturuna sıkı sıkıya sarıldığımız müddetçe bu medeniyet hep yükselecektir.
Âlemleri nuruyla aydınlatan Hazreti Muhammed Mustafa Efendimizin veladetinin yıl dönümüne erişmeyi bizlere nasip eden Rabbimize hamdediyorum. Leyle-i Mevlid’in tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni
Türkiye olarak Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştirmek, üyelik sürecimizi ilerletmek için iş birliğine hazırız.
Temel ve öncelikli beklentimiz, Avrupa Siyasi Topluluğu’nun AB ile ilişkilerimizi güçlendirmesi ve üyelik sürecimize katkı sağlamasıdır. Zirvede ve ikili temaslarımızda genel kanaatin de bu yönde olduğunu memnuniyetle müşahade ettim.
Kıbrıs’ta çözümün tek anahtarı Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescilidir. Kalıcı bir çözüm için Kıbrıs Adası’ndaki gerçeklerin kabulü gerekiyor. Biz bu hakikatler ışığında adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.
Doğu Akdeniz ve Ege sorunlarını uluslararası hukuk çerçevesinde çözmek istediğimizi defaatle dile getirdik. AB’nin de bu konuda birlik dayanışması adı altında haksız ve hukuksuz girişimlere destek olmak yerine muhataplarımızı ikili temelde diyaloğa davet etmesini bekliyoruz.
Birlik üyesi bazı ülkelerin Türkiye ile iş birliği ve iyi komşuluk yerine gerginliği tırmandırmayı tercih ettiklerini görüyoruz. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Biz ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin menfaatlerini koruma mücadelesi veriyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşının ilk gününden itibaren akan kanın önüne geçmek için büyük çaba sarf ettik. Tahıl koridoru ve esir takasını önemli birer diplomatik başarı olarak değerlendiriyoruz. En kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğu inancıyla gayretlerimizi sürdürüyoruz.
Yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin AB için anahtar bir ülke olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Bu hususu muhataplarımız da teslim etmiştir. AB’nin bazı ülkelerin çıkar ve ihtiraslarına teslim olmadan ilişkilerimizi katılım perspektifi temelinde ilerletmesini bekliyoruz.
Ülkemiz güvenlik, savunma, terörizm, göç, enerji arz güvenliği, sağlık, tedarik zincirleri gibi temel sıkıntıların aşılmasında hayati öneme sahiptir. Türkiye’nin önüne çıkartılan engeller adil değildir, bu durum AB’nin menfaatlerine de zarar vermektedir.
Avrupa Birliği’nin karşılaştığı meydan okumaların üstesinden gelinmesinde ve birliğin uluslararası rolünün yeniden tanımlanmasında Türkiye’nin yeri doldurulamaz. Bu hakikatin Avrupalı dostlarımız tarafından da kabul edilmeye başlandığını gördüm.
Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan’la da bir görüşmemiz oldu. Bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri temelinde tam normalleşme hedefimize ulaşabileceğimize samimiyetle inanıyorum.
Bugün Prag’da 44 Avrupa ülkesinin devlet ve hükûmet başkanları olarak bir araya geldik, her açıdan yoğun içerikli ve verimli toplantıların olduğu bir gün geçirdik. Barış, güvenlik, enerji, iklim ve ekonomi konularında Avrupa’yı da etkileyen küresel sorunları ele aldık.
Avrupa Siyasi Topluluğu Prag Zirvesi Sonrası Basın Toplantısı
İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümünü tebrik ediyor, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere istiklal savaşımızın tüm kahramanlarını saygı ve rahmetle yâd ediyorum.
Salgın oldu, üretime ara vermedik; savaş çıktı, ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Küresel ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri dahi sarsarken biz büyüme oranlarımızla dünyada ilk sıralarda yer aldık. Hep söylediğimiz gibi: Durmak yok, yola devam.
Milletimizin önüne yeni bir vizyonla, yeni bir programla, yeni projelerle çıkan, çıkabilen, böyle bir niyete, gayrete ve beceriye sahip tek parti AK Partidir, tek ittifak Cumhur İttifakı’dır.
Başkent Millet Bahçemiz 5 gün boyunca konserlerden sinema ve tiyatro gösterilerine, sohbetlerden gastronomiye yaklaşık 300 etkinliğe ev sahipliği yapacak. Gençlerimizi eğlenebilecekleri, öğrenebilecekleri, verimli vakit geçirebilecekleri Tam Bana Göre Festival’e davet ediyorum.
Yerel Yönetimler Gençlik Festivali
CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesiyle ilgili yaklaşımlarını şöyle kısaca bir hatırlayalım...
Bizim hayalimiz olan ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma hedefimiz bakidir. İnşallah 2023’ten sonra böyle bir anayasayı da konuşacağımız iklime hep birlikte kavuşacağız.
Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım. Böylece CHP’ye 14 yıl sonra üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı tanıyalım.
AK Parti ve MHP olarak 2008’de hazırladığımız 5735 sayılı anayasa değişikliği teklifini kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı, uygulamaya gidilemeyeceği açık kaydıyla birlikte yeniden çıkartalım.
Madem bu konuyu kendisi gündeme getirdi, öyleyse biz daha öte bir teklifle mukabele edelim. Şayet Kılıçdaroğlu temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse gelin, çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım.