İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün faaliyet raporlarının görüşüldüğü meclis toplantısında göreve seçildiği 31 Mart 2019’dan bugüne yapılan çalışmaları anlattı. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yakışan bir İzmir tesis etmenin kararlığını taşıdığını belirten Soyer, “Toplum bizden belirli zümrenin menfaatine değil işe, aşa ve yurdumuza hizmet etmemizi bekliyor. Toplumumuzun çizdiği bu yola çoktan girdim ve yürüyorum. Siyasetin bu yeni yolunda yalnız da değilim. Sizlerle ve halkımızla birlikteyiz” dedi.
Geçen iki yılda attıkları temeller sayesinde önümüzdeki süreçte çok daha büyük işler başaracaklarını dile getiren Başkan Soyer, “İki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok daha kararlıyım. İzmir’in refahını büyütme hedefimize ulaşmanın onurunu birlikte taşıyacağız” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı faaliyet raporları mecliste oy çokluğuyla kabul edildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nda görevdeki iki yılının değerlendirmesini yaptı. Başkan Tunç Soyer’in konuşmasının tam metni şöyle:
Görev süremin ikinci yılını tamamladığım bu günde, engin tecrübeye sahip üyelerden oluşan bir Meclis’e, İzmir’in Meclis’ine Başkanlık etmenin onurunu yaşıyorum.
İki yıl boyunca, aldığım her karar ve attığım her adımda, sizlerin farklı görüşlerini kendime rehber edindim. Görüşleri birbirine benzeyen veya farklı olan her biriniz, benim yol arkadaşımsınız. İki yıl önce yürümeye başladığımız bu ortak yolda, İzmir’in refahını artırıyor ve adilce paylaşılmasını sağlıyoruz.
Bugün, görev süremizin ikinci yılını tamamladık. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ise sadece iki yıl kaldı. Türkiye’de ve Dünya’da rejimler ve iktidarlar değişti. Ne var ki, Cumhuriyet’in yaslandığı şiar hiç değişmedi, asla da değişmeyecek:
“Hâkimiyet; kayıtsız, şartsız milletindir!”
Bu şiarın İzmir’deki yegane mahalli ve güvencesi ise, işte tam burasıdır. İzmir halkının iradesini, maddi ve manevi değerlerini emanet ettiği bu demokrasi meydanıdır. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’mizdir. Bu yüzden bu Meclis’in Başkanlığı, görevimin en kıymetli parçasıdır.
“Çok daha heyecanlı ve çok daha kararlıyım”
Bu akşam, iki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok daha kararlıyım. Öncelikle, iki yılda, sadece iki yılda sizlerle birlikte başardıklarımızı paylaşacak olmanın heyecanını yaşıyorum. Dahası, önümüzdeki iki yılda Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yakışan bir İzmir kurmanın kararlılığını taşıyorum.
Bu yolu, Cumhuriyet’i kuran, bunun için canını ortaya koyan atalarımızdan feyz alarak yürüyeceğiz. Alın terimiz, ortak aklımız, bir o kadar da hoşgörü ve vicdanımızla. Bu hem atalarımıza hem de bizden sonraki nesillere borcumuzdur.
Bu sözlerim, asla bir tasavvur değil. Sözlerim, iki yıl boyunca attığımız sağlam temellere, kadim şehrimiz İzmir’in köklerine ve sizlerin rehberliğine duyduğum kati güvenin bir eseridir.
Dört alanda mücadele
2019 yılında Meclisimizde oybirliği ile kabul edilen ve Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri ile yüzde yüz uyumlu olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planı doğrultusunda, çok sayıda faaliyet yürütüyoruz. Bu faaliyetlerin tümü, dört mücadele alanı etrafında birleşiyor:
İzmir’in refahını büyütmek.
Refahın adil bir şekilde paylaşılmasını güvence altına almak.
Doğayla uyumlu bir yaşam tesis ederek şehrimizin dirençliliğini artırmak.
Şehrimizin yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik etmek.
Bu akşam, her biriyle ilgili neyi, neden yaptığımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Amaç refahı artırmak
Dünyada ve Türkiye’de büyüyen ekonomik kriz, birinci mücadele alanımız. İki yıl boyunca Belediyemizi, bağlı kuruluşlarımızı ve iştiraklerimizi bu krizle mücadele edebilecek şekilde yeniden yapılandırdık. İzmir’in refahını büyütme hedefine odaklandık.
Dış ilişkileri güçlendirmek, bu mücadele alanımızın, yani İzmirlinin ekmeğini büyütme hedefimizin başlangıç noktası. Zira İzmir gibi bir liman şehrini kendi kabuğu içinde saklayarak büyütmeniz mümkün değil. Dünyayla bütünleşmiş bir yapı kurmanız gerekiyor. Bir şehrin ekonomisini büyütmek istiyorsanız o şehri dünyaya tanıtmayı başarmak mecburiyetindesiniz.
Bu doğrultuda, iki yıl gibi kısa sürede yoğun bir mesaiyle İzmir için yeni iş ortaklıkları kurduk. Tarihsel olarak bağlantıda olduğumuz coğrafyalara, Akdeniz Havzası, Avrupa ve tarihi İpek Yolu’nun diğer ucu Çin’e odaklandık. Çok sayıda yeni yatırım, kredi ve ticaret anlaşmasının yapılmasını sağladık.
İki yıllık çalışmamız sonucunda İzmir’e kazandırdığımız dış yatırım miktarı 16 milyar Lira.
Bunun büyük kısmı düşük faizli ve çok uzun vadeli yatırım kredisi anlaşmaları. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Yatırım kredisi temin etmek, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kuruluş için kolay bir iş değil. İki yılda sağlanan yatırımların tamamı, ekiplerimizin mahir çalışmaları ve İzmir için geliştirdiğimiz evrensel nitelikteki stratejinin bir sonucu. Kararlı, odaklı ve doğru adımlar atarak verdiğimiz kurumsal mücadelenin meyvesi.
İki büyük projemiz; Narlıdere ve Buca metroları
İkinci açıklamak istediğim konuysa şu. Yaptığımız anlaşmalarının hiçbiri, Belediyemizi kısa, orta veya uzun vadede karşılıksız borç yükü altına sokacak mahiyette değil. Zaten bu kredileri alabilmenin ön koşulu, geri ödeme kapasitenizin olması. Alınan kredilerin çoğunluğu, yatırımın hemen ardından Belediyemize yeni gelir kaynağı sağlayan, kendi kendini geri ödeyen projelerle ilgili. Narlıdere ve Buca metroları bu kapsamdaki iki büyük projemiz.
Göreve başladığımızda yüzde 12’si yapılmış olan Narlıdere Metrosu için hızla 125 milyon Euro’luk finansman sağladık. İki yıl bile dolmadan, olağanüstü bir hızla bu hattaki çalışmalarımızı, yüzde 74 tamamlanma seviyesine getirdik. Pandemiye rağmen yer altında 11 kilometre tünel kazdık, ışığı gördük.
Çiğli ve Karşıyaka ilçeleri arasında önemli bir ulaşım alternatifi oluşturacak Çiğli Tramvayı’nın temelini attık. 441 milyon 182 bin liralık yatırımla toplamda 11 kilometre uzunluğunda ve 14 istasyondan oluşan Çiğli Tramvayı’nı, iki yıl sonra Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında hemşerilerimizin hizmetine sunmuş olacağız.
Uzun ve meşakkatli müzakereler sonunda, 1 milyar 70 milyon Euro’luk bütçesiyle İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu ile ilgili uluslararası bir konsorsiyum oluşturduk. Meseleyi İzmir’in ortak menfaati olarak gördüğümüz için, hiçbir siyasi kaygı taşımadan sürecin içindeki herkesle şeffaf ve açık ilişkiler geliştirdik. Sonucunda, Türkiye ve dünyadaki tüm paydaşlarımızı şu konuda ikna ettik: İzmir, Avrupa’nın en büyük yatırımlarından biri Buca Metrosu’nu tamamlamaya muktedirdir. Avrupa Kalkınma Bankası EBRD ile anlaşmamızın faiz oranı yüzde 3.20; vadesi ise dört yıl anapara geri ödemesiz 12 yıl. Böylelikle İzmir için olabilecek en ucuz yatırım kredilerinden birini temin etmiş olduk.
Buca ve Üçyol arasında büyük bir nüfusa hizmet edecek ve şehrimizdeki trafik yükünü çok ciddi rahatlatacak bu metro hattımızın, kredi anlaşmaları onaylandı ve uluslararası ihale süreci başladı. İnşallah, proje inşaatına Kasım ayında başlayacağız.
Binlerce gencimize yeni iş imkanı
İzmir’e kazandırdığımız bu dış yatırımların, binlerce gencimiz için yeni iş imkanı ve aş olduğunu hatırlatmak isterim. Bu yatırımlar, sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda bu zor dönemde İzmir ekonomisini büyüten bir kaldıraç. Nitekim, Çiğli Tramvayı ihale şartnamesinde genç mühendis istihdamını zorunlu kılarak bu vizyonumuzu sürecin tüm detaylarına nüfuz ettirdik. Dahası, Buca Metrosu ve diğer büyük yatırımlarımız sayesinde sadece projede çalışanların değil, bölgedeki esnafın, imalat ve hizmet sektörlerinin de refahı artacak. On milyar liralık bir yatırımı İzmir’le buluşturmamız sonucunda şehrimizin tüm sektörleri canlanacak.
Bu noktada dünya ile kurduğumuz bağın kentteki refahı ne kadar artırdığını vurgulamak isterim. Yeni küresel ekonomi içinde ülkeler, kentler birbirlerine daha fazla bağlandı. Teknoloji, üretim, lojistik, finans süreçleri gelişti ve yerel yönetimler gittikçe öne çıkar hale geldi. Bu yarış içerisinde biz de İzmir ve İzmirliler için en iyi sonuçları ortaya koymak için çalışıyoruz.
Dünya Bankası ile ortaklık
Bunun en somut örneği Dünya Bankası ile kurduğumuz ilişki. Dünya Bankası’nın özel sektörü finanse eden kolu İzmir’de bizi ziyaret etti. Ben onlara bir salyangozun kullandığı stratejileri örnek vererek doğa ve birbirimizle uyumun altını çizdim. Antenleri sayesinde dünya ile kurduğu iyi iletişimi tarif ettim. Vakur bir şekilde ilerlerken, arkasında nasıl iz bıraktığını vurguladım. Sert kabuğuyla ne kadar dirençli olduğunu, kentimizin de böyle olması için çalıştığımızı anlattım.
Bu anlatım Dünya Bankası’nın vizyonu ile de örtüşüyordu ki, İzmir ile ortaklık süreci başladı. İlk önce bizi Barselona’da bir çalışma ziyaretine davet ettiler. Burada İzmir ile ilgili beş saat süren bir çalışma yaptık. Dünya’nın dört bir yanından belediye başkanları, bürokratlar, uzmanlar 40 kişi İzmir ile ilgili düşündük, tartıştık, değerlendirmeler yaptık. Bu başarılı ve verimli çalışmayı takiben Dünya Bankası bizi Washington’a küresel merkez ofisine davet etti. Üstelik bu ziyaret Belediyelere finansman sağlayan Dünya Bankası biriminin Türkiye’den çekilmeye karar vermesinden bir kaç ay sonra oldu. Dünya Bankası’nın üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptık. Yaşlı bakımından, atık yönetimine, ulaşımdan, akıllı kent uygulamalarına kadar iyi uygulamalar geliştirecek pilot çalışmaları İzmir’de yapmak üzere el sıkıştık. Örneğin sekiz proje için İZSU eliyle 34 Milyon Dolarlık yatırım kredisini kentimize kazandırdık. Açık veri portalını birlikte geliştirdik.
250 milyon dolarlık yepyeni bir kaynak
Tam bu sürecin ortasında, 30 Ekim depremini yaşadık. Dünya Bankası ile kurduğumuz uzun vadeli ilişki bu afet nedeniyle yaşamsal bir hale geldi ve İzmir’e dünyada çok az şehrin erişebildiği acil durum kredisinin kapılarını araladı. İzmir’deki orta hasarlı binaların yeniden yapılabilmesi için 250 milyon dolarlık yepyeni bir kaynağı, İzmir’e kazandırmamız söz konusu. Bu kaynağın ilk ödemesi beş yıl sonra başlamak üzere, 30 yılda ve yüzde 1,5 faizle geri ödenmesi müzakere ediliyor. Bu kaynak binlerce mağdur vatandaşımıza güvenli konut sahibi olması için kullandırılacak. Kredinin bir kısmı ise sel felaketlerini önlemek ve körfezi temizlemek için inşa ettiğimiz yağmur suyu ayrıştırma sistemlerine aktarılacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrudan katıldığı kredi müzakerelerinin bir kaç ay içinde sonuçlanmasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı Buca Metrosu’nda olduğu gibi bu çok hayati anlaşma için de onay vereceğine ve İzmir’in yanında olacağına yürekten inanıyorum.
İzmir’e kazandırdığımız yatırım kredileri sayesinde elde ettiğimiz katma değer, aynı zamanda Türkiye ekonomisine de güç veriyor. Dolayısıyla, bunca emek ve adanmışlıkla ortaya çıkan bu başarının “İzmir borç bataklığına sürükleniyor” sığlığına hapsedilmesine razı olmak asla mümkün değil.
İzmir’in refahını büyütmek için yaptığımız çalışmalar elbette sadece kredi ve dış yatırım anlaşmalarıyla sınırlı değil. Dış ticaret, tarım, turizm ve sanayi, İzmir’in reel ekonomisini büyütmek için odaklandığımız ana sektörler.
İZFAŞ fuarlarının oluşturduğu ticaret hacmi 4 milyar doların üzerinde
Fuarlar Şehri İzmir’in fuarcılık şirketi İZFAŞ, pandemi döneminde dahi şehrimizin ticaret hacmini büyütmeyi başardı. İZFAŞ fuarlarının İzmir ve Türkiye için oluşturduğu ticaret hacmi 4 milyar doların üzerinde. Bunu daha da büyütmek için düzenlediğimiz fuar sayısını yüzde yüzden fazla artırdık. Belediye şirketimiz İZFAŞ, pandeminin ardından fuarlar serbest bırakıldığında yılda 17 yerine 37 fuar düzenlemek için tüm hazırlıklarını tamamladı.
İzmir Enternasyonal Fuarı’nı 2020’de 89. yılında, pandemi koşullarında Akdeniz Teması ile düzenledik. Fuar kapsamında dört Akdeniz ülkesinden bakanların katılımı ile yapılan İzmir İş Günleri’nde İzmir’i Akdeniz ticaret ve lojistiğinde yeniden bir aktör olarak konumlandırdık.
Fiziki fuarların tümüyle kapandığı 2020 yılında, İZFAŞ, tamamı özgün bir dijital altyapı ile sanal fuarlar düzenlemek için kendi altyapısını kurdu. Türkiye’nin en büyük ve en modern fuar alanı Fuar İzmir’in 3D modellemesi yapılarak büyük bir hızla oluşturulan “Digital İzmir Fair” platformunda Olivtech, ekoloji ve turizm sanal fuarlarını düzenledik. Diğer yandan, fuarlarımızın halk sağlığı açısından uygun bir şekilde düzenlenmesine yönelik olarak, Fuar İzmir için TSE Covid-19 Güvenli Alan Belgesini aldık.
Dünya Belediyeler Birliği’ndeki seçimi kazanarak, dünyanın en önemli kültür etkinliklerinden Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Kültür Zirvesi’ni İzmir’e taşıdık. Zirveye Eylül 2021’de ev sahipliği yapıyoruz. Dünyanın her yerinden 500’ün üzerinde kültür sanat üreticisini İzmir’de buluşturacak bu zirve, şehrimizin uluslararası tanınırlığını sağlayacak ve İzmir’in kültür sanat ekonomisini büyütecek.
İzmir’e kazandırdığımız diğer bir uluslararası fuar, 2026 Botanik EXPO. Bu fuarı İzmir’e taşımamızın nedeni, Bayındır ve Ödemiş başta olmak üzere İzmirli üreticinin süs bitkileri ihracatını artırmak. 2026 Botanik EXPO ile, İzmir’i iklim krizine dirençli peyzaj bitkisi üretiminin dünyadaki öncüsü haline getirerek, rekabetin düşük ancak talebin çok yüksek olduğu bu yepyeni pazardaki yerimizi alacağız. 4,5 milyon ziyaretçi beklediğimiz 2026 Botanik EXPO’su, 2030 Dünya Expo’su hedefimiz için de çok önemli bir kilometre taşı olacak.
Terra Madre fuarını İzmir’le buluşturuyoruz
Dünya Slow Food organizasyonuyla sağladığımız mutabakat doğrultusunda, dünyanın en büyük ve saygın gastronomi fuarlarından birini, Terra Madre fuarını İzmir’le buluşturuyoruz. Terra Madre Anadolu, dış ticaretle ilgili çalışmalarımızın İzmir’in hızla büyüttüğümüz tarım ekonomisine bağlandığı bir vizyon projesi. Mayıs 2022’de düzenleyeceğimiz Terra Madre sayesinde, İzmir’den Türkiye’nin tüm küçük üreticilerine dünya gıda ticaretinin kapılarını açıyoruz. Ülkemizde üretilen ve fakat dünya piyasalarında bilinmediği için karlılığı düşük yerel ve nitelikli gıda ürünlerimizi, dünyadaki alıcılarıyla buluşturuyoruz.
İzmir Tarımı kuraklık ve yoksullukla mücadele ediyor
“Başka Bir Tarım Mümkün” anlayışıyla inşa ettiğimiz İzmir Tarımı ile aynı anda kuraklık ve yoksullukla mücadele ediyoruz. İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımda harcanan suyu, yüzde elli oranında azaltıyoruz. Su kaynaklarımızın yüzde 77’sini tarımsal sulamada kullandığımızı dikkate alırsak, tasarruf edeceğimiz bu oran toplam suyumuzun üçte birine tekabül ediyor.
İzmir Tarımı, sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet değil; lojistiği, paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, satışı, ihracatı, Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri ile bütün bir ekonomik süreci kapsıyor. 2019 yılında kooperatiflerden yaptığımız toplam alım miktarı 125 milyon 377 bin 92 lira. 2020 yılında ise toplamda 144 milyon 762 bin 472 liralık alım yaptık. Buna ek olarak 2020 pandemi döneminde üreticimizden bakla ve salatalık gibi ürünler için 200 milyon liralık ilave alım gerçekleştirdik.
Ürün alım sözleşmesi imzalanan kooperatif sayısı arttı, ürün yelpazesi genişledi. Son iki yılda ürün alım sözleşmesi imzaladığımız kooperatif sayısı 60’a ulaştı. 28 üretici kooperatifinden ürün alımının devamına ilişkin yıllık protokolümüzü Ocak ayında yeniledik.
2021 ve 2022 üretim dönemini kapsayan 12 ayda toplam 338 milyon 600 bin liralık alım yapacağız. Bunun 154 milyon 600 bin lirası süt ürünlerine, 97 milyon lirası et ürünlerine, 15 milyonu yem bitkilerine ve geri kalan 72 milyon ise diğer ürünlere tekabül ediyor.
65 milyon liralık yatırımla Süt İşleme Fabrikası
Bayındır’da 65 milyon liralık bir yatırımla kuracağımız Süt İşleme Fabrikası son yıllarda kamu eliyle açılan çok az sayıdaki tesisten biri olacak. Tesisimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarım desteklerini bir üst aşamaya taşıyarak, tüm İzmir genelinde üretilen sütlerin değerinden pazarlanabilmesini sağlayacak. Fabrikamızda 100 kişi istihdam edilecek. Süt işleme fabrikamız, günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip olacak. Tesisimizde manda sütünden imal edilen İzmir mozerellası, keçi ve koyun sütünden beyaz peynir ve diğer peynirler üretilecek.
2021 ve 2022 döneminde inek sütü alımına küçükbaş süt alımını da ekliyoruz. Belediye şirketimiz Baysan aracılığıyla Bayındır’daki tesisimizde kullanılmak üzere üreticilerimizden ilk yılda 7 milyon 500 bin litre koyun sütü, 5 milyon litre keçi sütü ve 2 milyon litre manda sütü satın alacağız.
Hayvancılıkla uğraşan küçük üreticilerimize destek olmak ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmek amacıyla Beydağ, Kemalpaşa, Aliağa, Torbalı ve Kiraz’da bin 253 küçükbaş hayvan hibe ettik. Selçuk, Bergama, Kınık ve Tire’de 134 yerli ırk Anadolu mandası dağıttık, yavrularla birlikte İzmir’de neredeyse tamamen yok olmuş mandaların sayısını bir yıl gibi kısa sürede 158’e çıkardık. Köylerimize 2019’dan bugüne 1 milyon 205 bin 065 adet zeytin ve meyve fidanı ulaştırdık.
Mayıs ayında Sasalı Çiğli’de açılışını yapacağımız tarım merkezimizde, tarımsal planlama, markalaşma ve ihracat çalışmalarımızı geliştireceğiz. Böylelikle, İzmir Tarımında alım garantisinin yanı sıra satış garantisi dönemini de başlatıyoruz.
“Karakılçık buğdayını hayata döndürdük”
Yakın zamana kadar hemen hiçbir ekonomik değeri olmayan, üretimi neredeyse tamamen durmuş karakılçık buğdayını, bir avuç tohumdan başlayarak yeniden hayata döndürdük. Hiç sulanmadan yetiştirilen, verimli, lezzetli ve sağlıklı bu atalık buğday, şu anda sadece belediyemiz tarafından değil çok sayıda üretici ve özel sektör tarafından binlerce dekar alanda üretiliyor. Yüksek fiyattan müşteri buluyor ve çiftçimize istihdam sağlıyor. Hiçbir yatırım maliyeti olmayan, sadece belediyemizin teşvik ve tanıtım imkanlarıyla elde ettiğimiz karakılçık başarısı, şimdi İzmir Tarımı ile dalga dalga yeni ürünlere yayılıyor. Saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi yerli ve milli tohumlarımız, tarım vizyonumuz sayesinde çok yakında yeniden üreticimize iş, halkımıza aş olacak. Topraklarımızı ele geçiren ithal tohumlar ise, geldikleri gibi gidecekler.
Atalık tohumlarımızın ekonomik potansiyelini artırma çalışmalarımızı şehir merkezine de taşıdık. İlkini Seferihisar Belediye Başkanlığım döneminde 2011 yılında kurduğumuz Can Yücel Tohum Merkezi’nin ikincisini İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda açtık.
“İzmir’in turizm stratejisi ve eylem planını hazırladık”
Turizmin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde, İzmir turizmini büyütmek için çok sayıda ilke imza attık. Üstelik bunu, belediye kaynaklarımızı neredeyse hiç kullanmadan, kent vizyon ortaklığımız ile, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğümüz, İzmir Kalkınma Ajansı, İzmir Vakfı, odalarımız ve kent paydaşlarımızla birlikte başardık.
İzmir’i turizmde dünyanın önde gelen destinasyonlarından biri haline getirmek için İzmir’in turizm stratejisi ve eylem planını hazırladık. Gururla ifade etmeliyim ki, yaptığımız çalışmalar sayesinde Türkiye’nin ilk dijital turizm ansiklopedisine İzmir sahip oldu. 40’tan fazla uzmanın çalışmasıyla 11 farklı başlıkta, iki binden fazla turistik alana dair bilgi ve görseller tek bir mobil uygulamada bir araya getirildi. Türkiye’nin en kapsamlı dijital turizm uygulaması olan Visit İzmir, pandemi döneminde dijitalleşen dünya turizmine uyum sağlamak için İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ile beraber attığımız çok önemli bir adım.
Pandemi sürecinde, Turizm Hijyen Kurulu’nu kurduk ve “Turuncu Çember” uygulamasını başlatarak İzmir’i güvenilir ve sağlıklı bir destinasyon olarak konumlandırdık. Önümüzdeki sezon için, çok daha kapsamlı bir hazırlığı tamamlamış bulunuyoruz.
2020 yılında pandemi nedeniyle uluslararası düzeyde yüzde 60 ila 80 arasında bir düşüş yaşayan, 100 milyondan fazla işletmenin risk altına girdiği ve pandeminin üçüncü, dördüncü zirveleri nedeniyle durma noktasına gelen turizm konusunda, bu denli yoğun bir çalışma yürütmekle gurur duyuyorum.
İzmir’in iki dünya mirası alanı Efes ve Bergama ve adaylık sürecinde olan dört diğer alan İzmir turizm stratejimizin çok önemli ayaklarından biri. Dünyanın İzmir Mirası adını verdiğimiz bu program kapsamında, Gediz Deltası’nın Türkiye’nin ilk UNESCO Dünya Doğa Mirası olabilmesi için başvurumuzu yaptık. Birgi ve Ceneviz Ticaret Yolu ile ilgili süreçleri ise yakından takip ediyor, destekliyoruz. Öte yandan, Meclisimizin aldığı kararla Bergama Sunağı’nın Berlin’den geri getirilmesi için yoğun ve uzun soluklu bir çalışma içine girdik.
İzmir’in UNESCO Dünya Mirası adayları içinde yer alan Tarihi Liman Kenti Bölgesi, yani Kemeraltı vizyonumuz, hem eşsiz bir kültür mirasının korunmasına, hem de yerel ekonomimizin güçlenmesine hizmet ediyor.
“Kemeraltı’nı yaklaşık 200 milyon liralık yatırımla ayağa kaldırıyoruz”
Bu kapsamda Kemeraltı’nı, yaklaşık 200 milyon liralık yatırımla baştan sona yeniden ayağa kaldırıyoruz. 27 milyon liralık yatırımla Kemeraltı Kuşaklama Alt Yapı projesi çalışmalarımız devam ediyor. 153,7 milyon liralık yatırımla altyapı, üstyapı ve aydınlatma çalışmalarını içeren ikinci etabın ihalesini tamamladık ve çok yakında temel atıyoruz. Bu çalışma, İzmir tarihinde Kemeraltı bölgesine yapılan en büyük yatırım ve altyapıyla ilgili yıllardır dokunulmamış tüm sorunları çözecek.
Kemeraltı projemiz kapsamında çok sayıda binayı restore ediyor ve sokaklarımızı düzenliyoruz. 1828 yılında Şam Valisi Hacı Salih Paşa tarafından yaptırılan ve 1894'teki yenileme çalışması sonrasında özgün yapısı günümüze kadar korunan Kemeraltı’ndaki Ali Paşa Şadırvanı'nın restorasyon çalışmalarını başlattık. Havra Sokağı’nı baştan sona yeniledik. Arkeolojik kazı çalışmalarına verdiğimiz desteği artırdık ve İzmir’in tam merkezindeki 20 bin kişilik antik tiyatroyu ortaya çıkarmak için Kazı Başkanlığı ile birlikte çalışmalarımızı hızlandırdık.
Tüm bunlar tamamlandığında, Konak Pier’den Kadifekale’ye uzanan tarihi yol yeniden ayağa kalkacak. Tarihi İzmir bölgesi, Kemeraltı, Akdeniz’in içinde önemli bir ticari merkez ve dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olarak yeniden canlanacak. Biliyorum ki bu süreç, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında UNESCO Dünya Mirası unvanıyla taçlanacak.
Sanayiyi destekliyoruz
Sanayi, İzmir’in refahını büyütmek için desteklediğimiz diğer bir sektör. İzmir genelinde Organize Sanayi Bölgeleri ile kurduğumuz güçlü bağları önemsiyor ve geliştiriyoruz. Ağustos 2020’de İTOB OSB’de İtfaiye merkezinin temelini attık ve İtfaiye Daire Başkanlığımız personel temini ile hizmet sürekliliğinin sağlanmasını üstlendi. Öte yandan, tüm İzmir OSB’lerinin altyapı ihtiyaçlarına öncelik veriyoruz.
İzmir’in 4,5 milyonluk nüfusu içerisinde binlerce girişimci ruh, milyonlarca yenilikçi proje ve insanın geleceğine yön verebilecek sayısız fikir olduğunu çok iyi biliyorum. Toplumun kılcallarındaki her bir düşünceye ihtiyacımız var. Bu çerçevede önemli bir adımı Aralık 2020’de attık. İzmir’in önde gelen iş dünyası kuruluşları ile İzQ adında bir girişimcilik ve inovasyon şirketi kurduk. Alsancak liman arkasında TÜSİAD işbirliğiyle Girişimcilik ve İnovasyon Merkezini açtık. Girişimcilik merkezimiz, daha iyi bir dünya için fikirleri olan ve fakat bu fikirleri yaşama geçiremeyen gençlerimiz için açılmış bir alandır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi finansman yapısı çok güçlü bir belediye. Ve biz, 8 milyar liralık bütçemizin yüzde 42’ sini yatırıma ayırmaya karar verdik. Bu yatırımların da büyük kısmını, bu şehrin nimetlerinden daha az yararlanan insanlara, yani arka mahallelerimize yönlendirdik.
Mücadelemiz şehrin refahının tüm mahallelerde dengeli bir şekilde paylaşılması için
Acil çözüm ekibimizle arka mahalleleri ziyaret ettiğimde bir esnafımız şunları söyledi: “Ben buraya geleli 35 yıl oldu. 35 yıldır ilk defa bir belediye başkanı geldi mahallemize ve benim bakkalımı ziyaret etti. Ben şimdi onunla konuşuyorum”.
Benim için bu cümleler çok kıymetli… İzmir’de dokunulmamış, gidilmemiş, derdi sorulmamış muazzam bir nüfus var. Dolayısıyla bu insanlara daha çok vakit ve kaynak ayırmak durumundayız, buna mecburuz çünkü o ihmal edilmişliği aşmak mecburiyetindeyiz. Biz artık yatırım bütçemizi bu açılmış mesafeyi hızla kapatacak şekilde yönetiyoruz.
Mücadelemiz, öteki İzmir diye bir şey kalmaması, şehrin refahının tüm mahallelerde dengeli bir şekilde paylaşılması.
Seçim öncesi, İzmir için önemsediğimiz konuların başında arka mahalleler geliyordu. Bu doğrultuda, dezavantajlı grupların yaşadığı ve daha evvel ihmal edilmiş bölgelere dönük bir bakış açısı oluşturduk.
Acil Çözüm Ekibi dezavantajlı mahallelerimizin tüm sorunlarını hızla çözüyor
İzmir’in arka mahallelerindeki sorunları çözmek için pek çok yöntem geliştirdik. Bunun en önemlisi “Acil Çözüm Ekibi” oldu. Acil Çözüm Ekibi içinde; Fen İşleri, Park ve Bahçeler, Ulaşım, Katı Atık, İklim Değişikliği ve Çevre Koruma Kontrol Dairesi Başkanlıkları, İZBETON, İZSU ve ESHOT dahil olmak üzere toplam 23 birimimizin uzman personelleri yer alıyor ve dezavantajlı mahallelerimizin tüm sorunlarını hızla çözüyor.
Acil Çözüm Ekibi ile yurttaşlarımızın taleplerini dinlemek ve sorunlarını çözmek için belediyeyi onların mahallesine, evlerine götürüyoruz. Biz, vatandaşın belediyeye ulaşma engellerini kaldırıyoruz. Bu mahallelerimizin çoğunda yol sorunu var. Park fakiri mahalleler bunlar. Buradaki hemşerilerimizin yol, park, rekreasyon alanı, cami ve mescit gibi birçok talebi oluyor. Biz de ilçe belediyelerimizi, muhtarlarımızı işin içine katarak hızlı bir şekilde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkanlarını seferber ediyor ve hangi eksiklik varsa hızla çözüyoruz.
Sadece şehir merkezindeki mahalleler değil, köylerimiz için de yeni bir yapılanma kurduk. Acil Çözüm Kırsal ekibimiz, İzmir’in tüm köylerini ziyaret ederek hem sorunları yerinde tespit etmeye, hem de şehrimizin tarımsal ürün envanterini hazırlamaya başladı. Belediye tarihinde ilk defa köy köy gezen ve halkımızın sorunlarını dinleyen ekiplerimiz, köylerimizde yoksullukla mücadele için yolumuza ışık tutuyor.
Refahın adil paylaşımı ilkemiz doğrultusunda, Büyükşehir Belediyemizin destekleriyle son iki yılda üretici kooperatiflerinin üretim altyapısı güçlendirildi. Bünyesinde kantar, boylama ve soğuk hava ünitelerinin de yer aldığı ürün alım merkezlerinin ilki, Tire’de kuruldu. Kemalpaşa Dereköy’de “Bal Paketleme ve İşleme Tesisi”ni hizmete aldık.
“Süt Kuzusu”nu İzmir’in 30 ilçesinde yaygınlaştırdık
“Süt Kuzusu” projemize, 2020 yılında Tire’den sonra Kiraz ve Bergamalı üreticileri de dâhil ettik, projeyi İzmir’in 30 ilçesinde yaygınlaştırdık. 30 ilçe, 601 mahallede toplam 159 bin çocuğa, 30 milyon litrenin üzerinde süt dağıtımı yaptık. Süt üreticilerine ise 152 milyon 400 bin liranın üzerinde destek sağlamış olduk.
Üretici ve tüketiciyi aracısız buluşturma hedefiyle Kadifekale ve Kültürpark’ta açtığımız yerel üretici pazarlarının üçüncüsü Buca’da kuruldu. Dördüncüsü Bergama’da açılıyor. Kooperatifler aracılığıyla üretilen ürünleri şehirdeki milyonlarla buluşturma hedefiyle açtığımız Halkın Bakkalı’nı, bir yılda sekiz şubeye ulaştırdık ve çok yakında Halkın Bakkalı üzerinden e-ticarete başlıyoruz.
2019 yılında 30 ilçe belediyemize Büyükşehir Belediyesi olarak toplamda 1.520.426.962 lira yatırım yaptık. Ayrıca, İZSU’nun gerçekleştirdiği toplam yatırım tutarı 361.616.733 lira oldu. Büyükşehir Belediyemizin ilçelerimize yatırımları 2020 yılında da hız kesmeden devam etti ve ortalama yüzde 40’ın üzerinde bir artış sağlanarak 2.191.347.149 liraya ulaştı. İZSU’nun yatırımları ise 2020 yılında 379.260.762 lira oldu.
Özetle iki yılda ilçe belediyelerimize Büyükşehir Belediyemiz ve İZSU kanalıyla toplamda 4.452.651.606 lira yatırım sağladık.
928 kilometre uzunluğunda ova yolu yaptık. Ağustos 2019’da meydana gelen büyük orman yangınında ekili arazileri zarar gören Seferihisar ve Menderesli 219 üreticiye hasar tespit oranlarına göre nakdi destek sağladık. Sel felaketinde arazileri zarar gören vatandaşlarımıza 11 milyon liralık kaynak aktardık.
Kriz belediyeciliğine geçtik
Yaşadığımız iki yılda hiçbir şey olağan haliyle seyretmedi. Her ne kadar konuşmamda şu ana kadar temel belediyecilik hizmetlerimizi anlatmış olsam da son derece sıra dışı bir dönem geçirdik. İki yıl içinde İzmir’in en büyük orman yangınlarından birini pandemiyi, depremi, seli, hortumu ve hatta tsunamiyi yaşadık. Belediyemiz, daha önce hiçbir zaman üstlenmediği görevleri “kriz belediyeciliği” adını verdiğimiz özgün ve yeni bir yaklaşımla göğüsledi ve tarihe unutulmaz izler bıraktı.
Bir yılı aşkın bir süredir tüm dünya gibi, pandemi denen çok farklı bir süreci yaşıyoruz. Bu zor dönemde, ihtiyaç duyanlarla destek olmak isteyenleri buluşturduk. Halkın Bakkalı üzerinden gıda paketi, iftar yemeği, hijyen paketi satışları başlattık ve buradan sağlanan destekler belediyemizce ve gönüllülerimizle birlikte desteğe ihtiyaç duyan yurttaşlarımıza ulaştırıldı. Pandemi ve depremi de kapsayan bu süreçte 250 binden fazla haneye 380 bin gıda paketi, 130 bin hijyen paketi desteği sağladık. 380 bin gıda paketinin 230 bini yurttaşlarımız tarafından bizlere ulaştırıldı. Yine pandemi sürecinde aralarında kahvehane esnafı, amatör spor kulüplerinin antrenörleri de olmak üzere 42 bin kişiye 20 milyon liranın üzerinde destek olduk. 2 bin 500 selzede hane ve işyerine ise 19 milyon lira destek sağladık. Askıda Fatura kampanyası ile 16 bin 496 hanenin 1 milyon 473 bin 825 liralık faturası yurttaşlarımız tarafından ödendi.
7 milyona yakın maskeyi İzmirlilere ücretsiz olarak ulaştırdık, özel olarak 17750 adet işitme engelliler için maske dağıttık.
Pandemi sürecinde üreticileri ve esnafı da unutmadık. İzmirli üreticilerden bu süreçte 200 milyon liralık ürün alımı yaptık, alımlarımıza devam edeceğiz. Eğitim yardımlarımız kapsamında çocuklarımıza toplam 2 bin 335 tablet, 20 bin bot ve mont desteğinde bulunduk. 27 bin 393 öğrencimize 130 liralık kırtasiye kartları dağıttık. Bu alımlarla kırtasiyeci, tekstilci ve ayakkabıcı esnafımıza toplam 7 milyon liraya yakın destek olduk.
Depremde evleri yıkılan ve zarar görenler için çadır kentler oluşturduk. Sadece bir ay içerisinde çadırda tek bir vatandaşımızın kalmadığı deprem felaketinde Belediyemiz, İzmir Halkı, biz hepimiz eşi görülmemiş bir dayanışma destanı yazdık.
Depremde ve pandemi sürecinde 1 milyon 654 bin kişilik yemek, 330 bin kişilik kumanya, 240 bin kişilik pide, 115 bin kişilik çorba dağıtımı yaptık.909 depremzede yurttaşa 4 binin üzerinde farklı ev eşyası desteği sağladık.
“Bir Kira Bir Yuva” kampanyasıyla 42 milyon 649 bin liralık kira desteği
“Bir Kira Bir Yuva” kampanyasını başlattık. Yardımseverlerin bağışları ile 4 bin 643 aileye 42 milyon 649 bin liralık kira desteği sağladık. Belediye imkanlarımızla ise 3 bin 428 aileye 22 milyon 500 bin liralık kira desteği verdik. Kullanmadığı evinin kapılarını açan yardımseverlerin sayısı 231 oldu. Halkın Bakkalı üzerinden beyaz eşya, mobilya, küçük ev aletleri, yiyecek gibi farklı kalemlerde 22 milyon lira bağış yapıldı.
Uzundere konutlarını elektrik, su, yakıt ve internet ücreti de dahil olmak üzere bir yıl boyunca ücretsiz olarak 222 depremzede ailemizin kullanımına açtık. Hilton Oteli’nin 382 odasını da depremzedelere açtık.
İzmir Büyükşehir Belediyesi binası 1982 yılından beridir kullanılıyordu. 30 Ekim depreminden sonra binada hizmet veren tüm birimlere ait mobilya, ofis malzemeleri, telefonlar, bilgisayarlar ile arşiv ve evrakın yeni alana taşınmasını büyük bir hızla tamamladık. Binlerce çalışanımızın yerinin ve düzeninin değiştiği meşakkatli çalışma süresince hizmetlerimiz hiç aksamadı ve gecikmedi. Bu konuda emek veren tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Tüm bu yaşadıklarımız, İzmir için birinci önceliğimizin doğayla uyumlu, dirençli bir şehir inşa etmek olduğunu açıkça ortaya koydu.
İzmir’in geleceği ve vatandaşlarımızın yaşam hakkını güvence altına almak adına, kentsel dönüşümü hızlandırıyor ve afetlere karşı dirençli, çağdaş bir altyapı oluşturuyoruz.
Depreminin ardından yol haritasını belirlemek için çalışmalara başladık
30 Ekim depreminin ardından yol haritasını belirlemek için “İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması" ve “Afet Bilim Kurulu Toplantısını” gerçekleştirdik. Bu toplantılarda aldığımız karar doğrultusunda İzmir’in yapı envanterini hazırlamak için ilk adımı attık. İnşaat Mühendisleri Odası ile ortaklık protokolü imzaladık. Envanter çalışması Bayraklı ilçemizden başlıyor. Bu kapsamda, arşiv incelemesi, saha gözlemi ve analiz süreçlerinden oluşan bir yöntem kullanılacak. Bayraklı'daki yapı envanteri çalışmalarının bitmesinin ardından İzmir’in genelinde yaklaşık 869 bin yapının envanterini de oluşturmayı hedefliyoruz. Bunun için de 2021 bütçesinden 200 milyon lira kaynak ayırdık.
Yerinde dönüşüm ve yüzde yüz uzlaşı esasıyla Türkiye’ye örnek olan bir kentsel dönüşüm modeli uygulayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehrimizdeki riskli konut alanlarını etaplar halinde güvenli hale getirmeye hız verdi.
Bu doğrultuda; mevzuattaki eksiklikler ve piyasa koşulları nedeniyle kentsel dönüşüm çalışmalarında yaşanan tıkanıklıkları aşmak için Belediye şirketimiz İzbeton’un ihale süreçlerine girmesini mümkün kıldık ve kentsel dönüşüme büyük ivme kazandırdık.
Kentsel dönüşüm seferberliği
Deprem sonrası başlattığımız büyük kentsel dönüşüm seferberliği ile birlikte sadece iki yıl içinde; Ege Mahallesi’nde 418 milyon, Örnekköy’de ise 520 milyon lira olmak üzere yaklaşık 1 milyar lira ihale bedeli olan kentsel dönüşüm uygulamalarını başlattık. Yıkımlar ve yeni inşaatların yapımı devam ediyor. Etaplar halinde devam eden tüm kentsel dönüşüm projeleri için 2 milyar liralık bir yatırım yapıyoruz.
Karabağlar Uzundere Konak Ege ve Ballıkuyu, Karşıyaka Örnekköy, Gaziemir Aktepe ve Emrez Mahalleleri ile Çiğli Güzeltepe Mahallesi’nde, toplamda 248 hektarlık alanda kentsel dönüşüm çalışmaları hızla devam ediyor.
Bu bölgelerde şimdiye kadar 2 bin 200 bağımsız birimin inşaatına başlandı. Hak sahiplerinden 345 bin metrekare tapu devri alındı. Yaklaşık 1000 bağımsız bölümün anahtar teslimi yapılarak mülkiyet tapusu ile hak sahiplerine teslim edildi. İzbeton ile 1000 bağımsız birimin yapımı için protokol imzalandı. 1218 bağımsız birimin kat karşılığı ihalesi yapıldı. Yaklaşık 4 bin 600 bağımsız bölüm de tüm uzlaşma, devir, tapu ve imar uygulamaları tamamlanarak yapım ihalesine hazır hale getirildi.
Gaziemir Aktepe Emrez kentsel dönüşüm alanında İZBETON ile yapacağımız konutların yapım Protokolü için bugün Meclisimiz tarafından karar alındı. Önümüzdeki iki ay içinde imzalayacağımız Protokol ve yapacağımız kat karşılığı ihale ile Aktepe Emrez ve Uzundere III. Etap olmak üzere yaklaşık 1750 bağımsız birimin inşaatını başlatacağız.
Biliyoruz ki, her şey hayal etmekle başlar. Doğayla uyumlu, dirençli ve adil şehirlerin inşası ancak hayallerimizi ortaklaştırıp bir arada hareket etme becerimizle mümkün hale gelecek. Burada yapmaya çalıştığımız da, tam böyle bir şey. Dünyanın yeni şehirlerini tasarlamak ve ilham vermek için yola çıkmak.
Türkiye’de ilk defa İzmir için Yeşil Şehir Eylem Planı hazırlandı
Bu doğrultuda, Yeşil Şehir Eylem Planı Türkiye’de ilk defa İzmir için hazırlandı. Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejimiz, İzmir’in bu alandaki tüm eylemlerini bütünleştiren bir ufuk tarif ediyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi vizyonunu sürdürülebilir kılan en önemli başlıklardan biri, yeşil altyapımız. Altyapıdan anlaşılan genellikle yolların yapılması, fen işleri veya kentsel dönüşüm gibi faaliyetlerdir. İzmir’de şehrin bir bütün olarak yeşil alanlara kavuşmasını, nefes alabilmesini, havasının temiz olmasını da, en temel altyapı önceliklerinden biri olarak kabul ettik.
Yeşil altyapı kapsamında parklarımızı belirlediğimiz beş yeşil koridorla birbirine ve şehri çevreleyen kırsal alanlara bağlayarak doğanın şehre nüfuzunu hızlandırıyoruz. Planlama ve yapım aşamasındaki beş İzMiras rotamız ve 35 Yaşayan Park projemiz, bu vizyonumuzun bir sonucu.
Bu ilkeyle yapımına başladığımız Mavişehir’deki Flamingo Doğa Parkı, Gediz Deltası’nın kuş türlerini şehrin içinde görebileceğimiz benzersiz bir rekreasyon alanı olacak. Parkımız, deniz seviyesinin altındaki Mavişehir’i hemen her yıl yaşanan sel tehlikesinden kurtaracak tahkimat projesiyle bütünleşik olarak planlandı. Tahkimat projemizin yapımı yüzde yetmiş oranında tamamlandı ve kısa sürece sonlanacak.
Yapım aşamasında olan Olivelo, Şehitler Korusu, Portakal Vadisi, Yamanlar Vadisi, Güney Gediz Deltası, Behçet Uz, Peynircioğlu Deresi gibi yaşayan parklarımızla, seçim öncesinde vaad ettiğimiz gibi İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını 16 metrekareden 30 metrekareye çıkartıyoruz. Hedefimize üç yıl içinde ulaşmış olacağız.
Kültürpark’ın yeni imar planını katılımcı bir anlayışla tamamladık
Şehrimizin en değerli yeşil alanı, kültür ve doğa mirasımız Kültürpark’ın yeni imar planını katılımcı bir anlayışla yine bu dönemde tamamladık. Park içindeki mimari değeri olan bellek yapılar tescillendi ve çok yakında her birinin restorasyonuna başlıyoruz. Yeni imar planına göre sadece bölgedeki yeşil alan miktarı artmayacak, aynı zamanda bölgedeki yeşil alanın doğal karakteri rehabilite edilecek ve ekolojik koruma bölgeleri tesis edilecek.
“Doğal yeşil” projemiz ile İzmir’de, kent içerisindeki yeşil alanlarda; egzotik bitki türleri yerine, tümüyle Akdeniz’in ve İzmir Bölgesi’nin doğal florasını kullanmaya başlıyoruz. Yeni yeşil alanlarımızda suyun toprağa nüfuzunu ve biyolojik çeşitliliği artıran doğa esaslı çözümleri kullanıyoruz. Park ve bahçelere, doğal floranın ekilmesini sağlayarak bölgemizdeki canlıları şehrin içine çekiyor ve metropol içindeki yeşil alanların da ekosistem işlevi görmesini sağlıyoruz. 2021’den itibaren İzmir’de ekilen ağaç türleri peyderpey, tümüyle yerel bitki türlerine dönüştürülüyor.
Yüzülebilir Körfez için çalışmalara devam
Yüzülebilir körfez hedefimiz için bugüne kadar öngörülenden çok daha farklı bir plan uygulamaya koyduk. Körfezi, içinden değil, sorunun kaynağından itibaren temizlemeye başladık. Bu yüzden çalışmalarımız göze pek görünmüyor olabilir. Fakat biz Buca’da, Bornova’da ve Körfez havzasının tüm bölgelerinde yıllardır bekleyen yağmur suyu ayrıştırma projeleri için kazma vurduk. Kirlilik sorununu dışarıdan kuşattık.
Son iki yılda 71 kilometrelik ayrıştırma kanalı tamamlandı ve ihalesini yaptığımız 62 kilometrelik ayrıştırma kanalının yapımına başlandı. Bu yıl ise 211 kilometrelik ayrıştırma kanalının yapımını ihale ediyoruz. Uyguladığımız toplam 344 kilometrelik ayrıştırma projesi ile, körfeze giden yağmur sularının yaklaşık yarısını kanalizasyon sisteminden ayırmış olacağız. Süreç tamamlandığında, İzmir sel riskinden kurtulacak, arıtma tesisimizin ömrü uzayacak ve yağmurlu günlerde körfeze karışan kirlilik kaynağı ortadan kalkacak.
Kırsal turizm programımızı uygulamalarını hayata geçiriyoruz
İzmir’de aynı zamanda çok özgün bir yaklaşımla kırsal havza planlamasını gerçekleştiriyoruz. İmar planlarıyla kırsal alanda hangi faaliyete, ne şekilde izin verilebileceğini, İzmir’in kırsal havza planlama süreci ile tasarlıyoruz. Kozak Yaylası’ndaki Ruritage Avrupa Birliği projesi ile Küçük Menderes Havzası’ndaki Efeler Yolu çalışmamız kırsal turizm programımızın en önemli uygulamaları.
İmar Planları, şehrimizin doğru gelişimi için en çok üzerine titrediğimiz konulardan biri. Son iki yılda kent bütününde toplam 5154 hektar alanda 1/5000 ve 1/1000 ölçekli revizyon, yenileme ve yeni imar planlarını hazırladık. 32 bin 540 hektar alanda ise 1/25000 ölçekli revizyon ve yenileme imar planını yürürlüğe geçirdik. İlçe belediyelerce belediyemize sunulan veya belediyemiz yatırımları kapsamında hazırlanan 146 adet 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve değişikliği ile 391 adet 1/1000 ölçekli plan değişikliklerini onayladık. Belediyemiz yetki sınırları dahilinde yaklaşık 181 hektarlık alanda koruma amaçlı 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı yaptık. 2867 hektar alanın İmar Planlarına Esas Jeolojik ve Jeoteknik / Mikrobölgeleme Etüt Raporu tamamlandı.
Sürdürülebilir ve dirençli bir kent olma hedefi doğrultusunda, her alanda olduğu gibi ulaşımda da, bütüncül ve kapsamlı bir politika yürütüyoruz. Bu doğrultuda; toplu ulaşım, yaya ve bisikletli ulaşım altyapısını geliştirmek için önemli projeler yürütüyoruz.
650 tekli ve 70 tandem bisiklet ile hizmet veriyoruz
İZULAŞ bünyesinde faaliyet gösteren BİSİM, bu amaçlarımızı gerçekleştirmemizin en önemli araçlarından biri. 373 bin üyesi bulunan BİSİM bünyesinde, 650 tekli ve 70 tandem bisiklet ile hizmet vermeye başladık. 101 çocuk bisikletini ise 23 Nisan’da BİSİM ağına ekliyoruz. Bisiklet ve Yaya Eylem Planımıza göre uzun vadede İzmir'deki bisiklet yolunu 787 kilometreye çıkartarak bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanmayı hedefliyoruz.
Seçim beyannamesinde rekor asfalt yılları geliyor demiştik ve bunu başardık. 2020 yılında 37.776 adet adreste asfalt bakım onarım ile 516.010 metrekare tranşe bakım onarım çalışması yaptık. 2 yılda toplam 2 milyon 734 bin metrekare kilit parke taş uygulaması gerçekleştirdik. İzbeton tarafından 2020 yıllında; 944 bin 613 tonu finişerli serim ve 702 bin 721 tonu yol bakım onarımda olmak üzere toplamda 1 milyon 647 bin 334 ton asfalt uygulaması gerçekleştirildi. Bu miktar 7 metre genişliğinde 1.233 km yola tekabül ediyor. 2019’da 3 milyon 99 bin metrekare, 2020’de 2 milyon 469 bin metrekare sathi kaplama uygulaması yapıldı. Bu miktar 6 metre genişliğinde 928 kilometrelik yola tekabül ediyor.
Buca Tüneli’ni sonlandırmak için nihai adımları attık
Buca ile Bornova arasında kesintisiz ulaşım sağlayacak projenin önemli ayaklarından olan “Buca Tüneli”ni sonlandırmak için nihai adımları attık. Firmanın çekilmesi nedeniyle yarım kalan tünel inşaatının ivedilikle bitirilmesi için yeniden ihale sürecini başlattık. Buca Tünel projesi, viyadükle birlikte Konak'tan otogara ulaşımı rahatlatacak ve şehrimizin trafik sorununu büyük oranda azaltacak. 7.1 kilometrelik bu tünel tamamlandığında İzmir’in en uzun karayolu tüneli unvanına sahip olacak.
Karabağlar'da geçen yıl 160 araç ve 38 motosiklet kapasiteli Selvili Yeraltı Otoparkı'nı hizmete açtık. Bayraklı'da yeni kent merkezi ve Adalet Sarayı'nın bulunduğu bölgede artan otopark ihtiyacına yanıt vermek için de, 18 araç katlı tam otomatik otopark inşa ediyoruz. Otopark yaklaşık 42 milyon liralık yatırımla hizmete alınıyor. 636 araçlık kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük tam otomatik otoparkı olacak Smyrna Tam Otomatik Otoparkı Mayıs ayında hizmete girecek.
Doğayla uyumlu yaşam stratejimizin en temel başlıklarından biri, döngüsel ekonomiyle ilgili çalışmalarımız. Bu doğrultuda; ekoloji ve ekonomi arasındaki karşıtlığı ortadan kaldırıp her ikisinin müşterek gelişiminin, şehrin dirençliliğinin anahtarı olacağını düşünüyoruz.
İzmir’in çöpünü ekonomik bir kaynak olarak değerlendiriyoruz
Yeni dönemde İzmir’in çöpünü sadece bir atık değil, ekonomik bir kaynak olarak değerlendiriyoruz. Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi’nde depolanan atıklardan elektrik enerjisi üretmeye başladık. Burada kurduğumuz Biyogaz Tesisi ile yılda yaklaşık 100 milyon metreküp metan gazı bertaraf edilerek, 200 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretiliyor. Bu miktar, 100 bin hanenin enerji kullanımına tekabül ediyor.
Ödemiş ve Bergama’da kurduğumuz katı atık yönetim tesisleriyle Küçük Menderes ve Bakırçay havzalarının hem katı atık sorununu çözüyoruz, hem de atıklardan elektrik ve gübre üretmeye başlıyoruz. Günde 800 ton atık işleme kapasiteli Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi ile günlük 1.600 ton atık işleme kapasiteli Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi’nde üretimimiz başladı. Sırada, Menderes’te kuracağımız tesis var. Çöp artık İzmir’de bir enerji kaynağıdır.
Döngüsel ekonomi ilkemizin bir parçası olarak ESHOT’un Buca’daki atölye binalarında, elektrikli otobüslerimizin enerji ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi santrali kurduk. ESHOT garajlarındaki güneş enerjisi santralleriyle 940 bin lira tasarruf ettik.
“İzmir’in dünyanın ilk Citta Slow Metropol’ü olmasını hedefliyoruz”
Tüm bu paylaştıklarımı bir araya getiren yaklaşımımız, uzun süredir ekibimizin üzerinde çalıştığı Cittaslow Metropol programı. Cittaslow Metropol programı ile, 1999 yılında İtalya’da kurulan ve 30 ülkeye yayılan Cittaslow felsefesinin, metropollerde uygulanmasını ve İzmir’in dünyanın ilk Citta Slow Metropol’ü olmasını hedefliyoruz.
Cittaslow Metropol'ün ana fikri, içinde huzurlar yaşanılan şehirler inşa etmek.
Mücadele alanlarımızın sonuncusu ve belki de diğerleri için ön koşulu, yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik etmek.
Sağlık çalışanlarına destek
Pandemi döneminde, toplu ulaşımda sağlık güvenliğini azami ölçüde sağlamak için otobüs filomuzu gençleştirme, yurttaşlarımıza daha güvenli ve konforlu toplu ulaşım imkânı sunma yolunda çok önemli adımlar attık. Pandemi yasaklarının başladığı 18 Mart 2020 tarihinde,1315 otobüsle; günlük toplam 1 milyon 800 bin biniş vardı. Bugün 1338 aracımız hizmet veriyor; ancak günlük biniş sayımız ise ortalama 800 binlerde. Yani daha az yolcuya, daha fazla otobüsle hizmet veriyoruz. Tüm bu krizlere rağmen sefer sayılarını azaltmaya gitmedik. Maliyet artışlarına ve zarar etmemize rağmen, en iyi şekilde hizmet vermeye devam ettik. Bu nedenle, 2020'de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, ESHOT'a yaptığı sübvansiyon miktarı, 691 milyon lira oldu.
Pandemiyle mücadelede en büyük çabayı sarf eden sağlık çalışanlarımıza ücretsiz toplu ulaşım hizmeti vermeye devam ediyoruz. İşe geliş gidişleri için yeni güzergah planlamaları yaparak kolaylık sağlıyoruz. Toplu ulaşımdan ücretsiz ya da indirimli yararlananlara 2020’de verilen toplu ulaşım desteği 185 milyon 265 bin 361 lirayı buldu.
2019’un son günlerinde ve 2020 yılında hizmete giren 4’ü tamamen engelli vatandaşlarımız için tasarlanan, 47 solo, 10 körüklü, 10 midibüs olmak üzere toplam 71 araç hemşerilerimizin hizmetine sunuldu. Yine 2020 yılında, 570 Milyon lira yatırımla 364’ü tek seferde ihale edilerek aldığımız doğa dostu otobüslerle birlikte filomuza dahil edilen otobüs sayısı 435’e ulaştı. İZULAŞ’a alınan 16 otobüs de dahil edildiğinde toplam rakamımız 451. Yani beş yılda 500 otobüs alımı vaadimizin 451’ini, 2,5 yıl bitmeden gerçekleştirmiş olduk. Ayrıca 2021 yılında 100 elektrikli otobüs alımı için de hazırlıkları tamamladık.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin İzmir’de yaygınlaşması, kadının toplumsal yaşamdaki yerini güçlendirmek adına kadın otobüs şoförleri istihdam ettik. 2019 yılında 29 olan kadın şoför sayısını, 2020 yılında 87’ye çıkardık.
Dar gelirli vatandaşlarımıza ekonomik anlamda destek olmak amacıyla, 90 dakika içinde aktarma imkanı sunan sistemi 120 dakikaya çıkardık. Buna ilaveten Halk Taşıt uygulamasını sürdürerek hemşerilerimizin sabah 05.00-07.00 ve akşam 19.00-20.00 saatleri arasında yüzde 50 indirimli yolculuk yapmasını sağladık.
Deniz ulaşımını güçlendirmek için iki yeni feribot
Deniz ulaşımını güçlendirmek için de yatırımlarımızı aralıksız sürdürdük. Büyükşehir Belediyemiz, Fethi Sekin ve Uğur Mumcu adını verdiğimiz iki yeni feribotu hizmete aldı. Böylece İzmir’in çevre dostu ulaşım sistemine büyük bir güç kattık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, 2015’te başlattığı ücretsiz ve kablosuz internet hizmetine ESHOT otobüsleri ve İzdeniz gemilerini de dahil ettik.
“İzmir’in verilerini özgürleştirdik, demokratikleştirdik”
Daha etkin bir kent yönetimi için oluşturduğumuz açık veri portalımızı Ocak ayında açtık. Bir anlamda İzmir’in verilerini özgürleştirdik, demokratikleştirdik. Böylece kamu görevlilerinin, girişimcilerin, akademisyenlerin ve tüm İzmirlilerin kolayca kent verilerine erişebilecekleri bir platform oluşturduk. Bu portalı inşa ederken Türkiye'nin, dünyanın en iyi uzmanlarıyla ve tabii ki İzmir’deki paydaşlarımızla beraber çalıştık. Tüm Açık Veri hazırlık sürecini iş dünyası, akademi ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile diyalog içerisinde yürüttük. Çevreden tarıma, ulaşımdan kriz belediyeciliğine kadar Belediyemizin hizmetleriyle ilgili 10 kategoride 120 veri setinin bulunduğu açık veri portalını Ocak ayında açtık.
Yaşamlarımıza dokunan her şeyin dijitalleştiğini düşünürsek; insanlığın en büyük inovasyonu olan demokrasinin doğduğu bu topraklarda açık veri portalı sayesinde; demokrasiyi ve özgürlükleri dijitalleştirmenin bir adımını daha atmış olduk.
Biz, İzmir’de kent vizyon ortaklığı fikriyle yola çıkmıştık. 2019’un ortalarından itibaren düzenli toplantılar yaparak bu koordinasyonu güçlendiriyoruz. Sivil toplum kuruluşları, ilgili kurum yöneticileri, sektörel paydaşlarla rutin görüşmelerimiz oluyor ve planlama, stareji ve icra süreçlerinde bu aktörleri haberdar ediyor, katkılarını alıyoruz.
Deprem ve pandemi vesilesiyle ortak akıl meselesinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha idrak ettik. Diliyorum ki Türkiye’ye örnek olacak bu sinerji, kentin bugünü ve geleceğini birlikte düşünme çabası İzmir’den başlayarak, tüm Türkiye’ye ilham olur.
“Belediye başkanlığını seyyar makama taşıdık”
Muhtarlarla ve vatandaşlarla yüz yüze görüşüp taleplerini en kısa sürede çözüme ulaştırmak amacıyla belediye başkanlığını seyyar makama taşıdık. Muhtarlarımız, bir yandan vatandaşlarımız ile belediyemiz arasındaki köprü olurken, öte yandan katılımcılığın ve demokrasinin yaşam bulmasında önemli bir görev üstleniyor. Muhtarlarımız bizler için, hemşerilerimizin gözü, kulağı ve sesi oluyor.
İzmir’de şu ana 27 ilçede buluşmalar gerçekleştirerek, 1163 muhtarla yüz yüze bir araya geldik. Muhtarlarımızın kimi yeni otobüs hatları istiyor, kimi asfaltla ilgili talepleri dile getiriyor, kimisi su altyapısı, kimisi halı saha ya da çocuk oyun parkı ihtiyacından söz ediyor. İlgili bürokratlarımızla her talebi ve iletilen her sorunu tek tek not alıyor ve planlamamızda öncelikli hale getiriyoruz.
“Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü’nü kurduk”
Birlikte yaşam kültürünü şehrimiz genelinde teşvik etmek için Türkiye’de yerel yönetimlerde bir ilki gerçekleştirip Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü’nü kurduk. Her türlü ayrımcılığa karşı mücadele amacıyla kurduğumuz bu birim, İzmir’de insan hakları ve eşitlik alanında büyük bir katkı sağlamaya başladı.
Hedefimiz kadınlara bütüncül hizmet sunmak
Kadınlara bütüncül hizmet sunmayı hedeflediğimiz ve ilkini Örnekköy'de açtığımız “Anahtar" Kadın Çalışmaları Bütüncül Hizmet Birimi, kadınlara özgü kolektif gelişim, dayanışma, bilgi ve deneyim paylaşım alanı olarak tasarlandı. Burada kadınların eğitim, kültür, sanat ve spor gibi faaliyetleri yapabilmeleri, ücretsiz olarak hukuki, psikolojik ve sosyal hizmet danışmanlığı almaları mümkün. Kadın alanında çalışan sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarıyla birlikte hareket ettiğimiz Anahtar birimimizde kadınların iş yaşamına dahil olmasını sağlamak için kurslar düzenliyoruz.
İzmir’de doğan 6 bin 32 bebek için hoş geldin bebek paketi dağıttık
Sosyal Hizmetler Dairemizin çalışmalarıyla, İzmir’de doğan 6 bin 32 bebek için hoş geldin bebek paketi dağıttık ve her yavrumuz için birer ağaç diktik. Meslek Fabrikamız bünyesindeki 16 kurs merkezinde ise, 93 branşta 482 kurs düzenledik. Böylece 8 bin 449 kursiyer meslek sahibi oldu. FabLab İzmir’de 2019’da 1487, 2020’de 785 girişimcinin projesi gerçeğe dönüştü. Engelli Farkındalık Merkezi’nde 1221 katılımcıyla farkındalık çalışması yaptık. Kadın Danışma Merkezimizden 10 bin kadın yararlandı. 4 bin 500 şoföre toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verdik. Bin 500 yurttaşımız 26.586 kez evde bakım hizmeti aldı.
“İzmir İnsan Haklarının Başkenti”
İzmir Barosu ile bir ilke imza attık ve “İzmir İnsan Haklarının Başkenti” projesi kapsamında imzaladığımız protokol ile yepyeni bir hizmet başlattık. Şiddet mağdurlarının, kolaylıkla adli yardım talebinde bulunabileceği bir mecra oluşturmak için “adalet aracı” yakında İzmirlilerin hizmetinde olacak. Tasarladığımız otobüs, bir seyyar adli yardım aracı olarak İzmir’in arka mahallelerine gidecek ve hemşerilerimize yerinde hukuki destekte bulunacak. Örneğin şiddete maruz kalan kadınlar aracımızda avukatlarla görüşebilecek. Çocuklara, mültecilere, yaşlılara ve tüm şiddet mağdurlarına İzmir Baromuz ücretsiz avukat atayacak.
Kültür sanat üretiminin devamlılığı çok önemli
Pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında kültür sanat sektörümüz geliyor. Bizim için kültür sanat üretiminin devamlılığı çok önemli. Bu üretimi yapan sanatçıların hayatlarını sürdürebilmesi lazım. Bunun için geçtiğimiz ay kültür sanat üreticileriyle bir araya geldik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Haziran sonuna kadar büyük konser organizasyonu yapmamaya karar verdik. Bu organizasyonlar için ayırdığımız 1,5 milyon liralık bütçeyi yerel sanatçılarımız için kullanacağız. Bu desteği bu rakamla sınırlı tutmak istemiyoruz. Dayanışmamızı artırmayı, sanat ve sanatçıya destek olmayı sürdüreceğiz.
Geçen yıl Mayıs ayından itibaren İzmir’de sahneleri bulunan özel tiyatrolardan 2 bin 500’ün üzerinde tiyatro bileti satın aldık.
38’inci İzmir Tiyatro Günleri’nde 91 oyunu dijital olarak İzmirTube üzerinden yayınlayarak binlerce tiyatro emektarına 2 milyon liranın üzerinde katkı sağladık. Eğitimlerle birlikte müzik sektörüne 3 milyon liranın üzerinde, yereldeki sinema sektörüne 1 milyon liranın üzerinde, plastik sanatlarda ise 1,5 milyon liranın üzerinde destek verdik. 900 sanatçıyla dijital ve gezici sanatsal çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalara yaklaşık 450 bin lira kaynak ayrıldı.
Karabağlar’da çağdaş ve iklim dostu bir mimariyle, Cumhuriyetin simge isimlerinden Mustafa Necati’nin adını verdiğimiz kültür merkezini inşa ediyoruz.
Bir dönem en güzel filmlerin İzmirlilerle buluştuğu, pek çok anıların biriktirildiği Yıldız Sineması’nın ve Bıçakçı Han’ın, kaderine terk edilmesine izin vermedik. Bu iki güzide yapıyı taşıdıkları tarihsel mirasımızın korunması anlayışıyla satın aldık. Bıçakçı Han’ı restore ettik ve bazı etkinliklerimizi orada yapmaya başladık.
İki yıl içerisinde Yıldız Sineması’ndaki restorasyon çalışmalarımızı tamamlayıp görkemli geçmişine yakışan gözde sanat ve gösteri merkezlerinden birine dönüştüreceğiz.
Mavişehir’de, Opera İzmir’in inşaatı tüm hızıyla sürüyor. Salonları ve performans alanlarıyla büyük bir kapasiteye sahip Opera İzmir, sanat için İzmir’in en önemli buluşma noktalarından biri olacak.
Kültür ve sanatın kamu gücüyle desteklenmesinin ne kadar elzem olduğunu, son yıllarda çok daha iyi gördük. İzmir’de de geçmişteki girişimlere rağmen tiyatro konusunda ciddi bir eksiklik vardı. Geçmişte Büyükşehir Belediyesi’nin çabalarıyla yapılan girişimler, çeşitli sebeplerden ötürü üretim hayatını sürdürememişti. Bu sebeple İzmir Şehir Tiyatrolarını, geçmişte bunun için emek veren değerli sanatçılarımızın, hocalarımızın kıymetli mirasını doğru ellere emanet ederek hayata geçirdik.
İlk etapta İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde başlayacak Şehir Tiyatrolarımız önümüzdeki dönemde İzmir’e yakışır, çağdaş ve modern bir tiyatro sahnesinin oluşturulmasıyla daha da güçlenecek. Bunun için de çalışmalarımıza şimdiden başladık.
Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda, 9 Ekim 2019’da temelini attığımız Yarı Olimpik Yüzme Havuzu’nu bitirdik ve çok yakında açılışını yapacağız. Aşık Veysel Yüzme Havuzu, çatısında yer alacak güneş panelleri ile enerji tasarrufu sağlayan ve engelli dostu bir bina olarak tasarlandı.
Spora destek
Pandemi, ne yazık ki hemen her sektör gibi spor alanında da büyük tahribat yarattı. Bu tahribatın en yoğun yaşandığı yer, amatör spor kulüpleri oldu. Pandemi sebebiyle zor günler geçiren amatör kulüplere, malzeme yardımının yanı sıra 2020’de 1,1 milyon liralık nakdi destek sağladık. Her yıl yaklaşık 1500 okula spor malzemesi dağıtıyoruz, dağıtmaya devam edeceğiz.
Profesyonel liglerde mücadele eden İzmir'in yedi spor kulübü ile yapılan İzmir'in tanıtımı ve reklam anlaşması kapsamında Altay, Altınordu, Bergamaspor, Bucaspor, Göztepe, Karşıyaka ve Menemenspor’a 2019-2020 sezonunda 10 milyon lira destek sağladık, 2020-2021 sezonunda ise 18 milyon TL destek sağlıyoruz.
“İzmir’in refahını büyütme hedefimize ulaşmanın onurunu birlikte taşıyacağız”
Eskiler der ki, buğdaylar altı ayda bir karış, Nisan ayında altı karış büyürmüş. Bununla birlikte, eskiler şunu da bilir. Aslında buğday tohumu, ilk altı ay boyunca aşağılara, toprağın içine doğru büyür. Kök salar ve çevresini tanır. Ardından o sağlam kökten aldığı güçle büyür, gelişir ve yeni tohumlar serper.
İşte benim size az önce anlattıklarım, bu dönemde yaşayacaklarımızın sadece bir karışlık kısmı. Cumhuriyetin yüzüncü yılına kadar, daha altı karışlık işimiz var. Göreceksiniz, geçtiğimiz iki yılda attığımız temellerle, daha da fazlasını başaracağız. İzmir’in refahını büyütme hedefimize ulaşmanın onurunu birlikte taşıyacağız.
“Ortak geleceğimizi de tasarlamak zorundayız”
Geleceğin siyaseti, eskisinden çok farklı bir tasarım gerektiriyor. Vatandaşlarımızın farklılaşan talepleri, siyaset yöntemlerinin ivedilikle değişmesi gerektiğini işaret ediyor. Bizler, bu dönemin siyasetçileri, sadece gündelik sorunlara tepki vermekle yetinmeyip. Aynı zamanda bu dünyadaki ortak geleceğimizi de tasarlamak zorundayız.
İklim krizinin, depremin ve pandeminin faturasını en ağır şekilde yaşamış bir şehrin, İzmir’in Meclisi’nin dünyadaki bu büyük değişimin bayraktarlarından biri olması gerekir.
Geleceğin siyasetinin bazı yönleri henüz tanımlanmamış olsa da, omurgasının ne olduğu çok açıktır: Bu gezegendeki geleceğimizi, bireysel güç için rekabet ederek değil, ortak bir geleceği hep birlikte inşa etmeye gayret ederek kurabiliriz.
Bu nedenle, geçtiğimiz iki yılda müşterek bir İzmir hayaline yürümek konusunda verdiğiniz destek için teşekkür ediyorum. Fakat pandemi, ekolojik ve ekonomik krizler, çok daha fazlasını yapmamız gerektiğini işaret ediyor.
Dünyanın gidişatı gösteriyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şunu kabul etmeliyiz. Artık siyasetçilerden çok, salgın hastalıkların ve doğanın şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyin hızla değiştiği bir çağda, bizler, eskisi gibi siyaset yapmaya devam edemeyiz. Toplumun ve gezegenimizin birliktelik feryadına kayıtsız kalamayız.
Hiç korkmadan biz de bu değişime katılmalı, dahası, liderlik etmeliyiz. Çünkü biz İzmirlilerin seçilmiş iradesiyiz.
Bu değişimin yönü, siyasetin yeni yolu ise çok bellidir. Toplum bizden, belirli bir zümrenin menfaatlerine değil; işe, aşa ve yurdumuza hizmet etmemizi beklemektedir. Mutlu, umutlu ve güvenli bir gelecek inşa etmek için ortaklaşmamızı ve beraber çalışmamızı salık vermektedir.
Ben, toplumumuzun çizdiği bu yola çoktan girdim ve yürüyorum. Görüyorum ki, siyasetin bu yeni yolunda yalnız da değilim. Sizlerle ve halkımızla birlikteyiz.
Hepinizi, istisnasız olarak hepinizi yanımda görmeyi ve çok daha müreffeh bir İzmir için birlikte yürümeyi çok istiyorum. İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı olarak en büyük temennim budur.
izmir.bel.tr